Reklam Alanı (Gövde Üst Reklam) Bu alana reklam ver

Başkan Özden’den Tüm Sorulara Cevap

MÜFİT ONBAŞI tarafından
17 Mart, 2012 15:51 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 22.03.2024 12:07
Okuma Süresi: 11dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver
Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden, Konya TV'de Dursun Erkılıç'ın sorularını cevapladı... Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden, Konya TV’de canlı olarak yayınlanan ve Televizyonun Ankara Temsilcisi ve Belde Gazetesi Haber Müdürü Dursun Erkılıç’ın hazırlayıp sunduğu “Ankara’nın Zirvesi’ programında soruları cevapladı, hizmetlerini anlattı. Altyapı, üstyapı hizmetleri ve sosyal belediyecilik icraatlarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler veren Özden, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin ilçeye, ilçenin de üniversiteyi kazandırdığı ya da kazandıracağı kazanımlarla ilgili soru üzerine, üniversitenin ilçeye kazandırılması sürecindeki heyecanı hatırlatarak, üniversitenin Çubuk için çok ama çok önemli olduğuna dikkat çekti. Rektör Prof. Dr. Metin Doğan’ın değerli bir bilim insanı olduğunu ve üniversitenin cazip hale gelmesi için her çabayı gösterdiğini belirten Lokman Özden, tüm bu süreç içinde özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çok belirleyici olduğunu ifade ederek Çubuk adına teşekkür etti. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in de Çubuk’a her zaman büyük ilgi gösterdiğini ve yardımcı olduğunu belirten Lokman Özden, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere Çubuklunun her bakımdan kazançlı çıkması için her türlü yatırımın, değişimin yapıldığını, projeler geliştirildiğini ifade etti. “Çubuk halkı için yağmurun yağması eziyet. Her yerde göletler, göletçikler oluşuyor ve insanlar bundan çok muzdaripti” diyen Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden şunları söyledi: “ASKİ genel müdürlüğü bu konuyla ilgili inanılmaz çalışmalar yaptı merkezde. Biz de önünü açtık. Yol genişletilmesiyse yol genişlettik. Yıkılması gereken, dar olan sokaklar varsa, yola tecavüzleri varsa onları sonlandırdık. Büyükşehirle birlikte el ele, güç birliği içerisinde, hükümetin de desteğiyle biz ilçede bir değişimi, dönüşümü başlattık. Pozitif anlamda bir değişim bu. Çubuk adeta şantiyeydi daha önce. Çubuk’un altını üstüne getirdik tabiri caizse. Şu an merkezde üst yapı çalışmaları büyük ölçüde tamamlandı ama merkezin dışında olan yerlerde hala alt yapıyla ilgili boruların değişimi, doğalgazın yaygınlaşması, yağmur borularının döşenmesi, bu çalışmalar tam gaz devam ediyor. Yani hani seçim zamanında belediyeler hareketlenirler ya vatandaşın gözünü boyamak adına, biz açık söylüyorum, mazbatayı aldıktan sonra, zaten çok şükür tecrübemiz vardı, talimatları aldık. Ne yapılması gerekiyorsa. Bizim bu işte öğreneceğimiz yoktu. Bir girdik, pir girdik. Şu anda Çubuk’ta elimizin dokunmadığı yer kalmayacak Allahın izniyle. Dönemin sonuna kadar elimizin dokunmadığı yer kalmayacak. Yani kepçeyle eşmediğimiz, altyapısını yapmadığımız, sokağına, caddesine girmediğimiz hiçbir yer kalmayacak. Seksen dört bin nüfuslu bir ilçeden bahsediyorum. Çoğu ilden daha büyük nüfuslu bir ilçe ama açıkçası hükümetimizin desteği, milletvekillerimizin desteği ve Büyükşehir belediye başkanımız, ASKİ genel müdürümüz, ak parti grup başkan vekili Ayhan yılmaz bey, ekipleri, yani bal arısı gibi çalışıyorlar Çubuk’ta. Çubuk da o ilçeler arasındaki dengesizlik şu an Çubuk’ta denge haline geldi. İlçeler, iller, yerleşim yerleri batıya yönelirler. Şu an Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin getirdiği o sinerjiyle de bu teori Çubuk için sonlandı. Kuzeye de artık bir hareketlilik, ivme oluştu. Denge sağlanmış oldu. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi kuzey Akyurt, Çubuk kavşağında da inşallah fuar alanı yapılacak. Büyükşehirin projesi. Yine galerici esnaflarımızın serum çiftliğinde yer aldıklarını biliyoruz. Oraya da galericiler gelirse terazi dengelenmiş olacak. Buna ilaveten biz inşallah kentsel çalışmalarla Esenboğa kavşağından Çubuk’a kadar yolun solunda ve sağında olmak üzere kentsel çalışma alanları oluşturacağız. Buralarda da inşallah on beş, yirmi bin kişinin istihdam edilebileceği iş yerleri olacak. Yani Çubuk tarımın, ticaretin, turizmin merkezi olacak. Günlük on beş, yirmi bin kişi sirküle oluyor Çubuk’ta. Yani Çubuk’tan merkeze çalışmaya geliyorlar. Ulaşım sorundu. Büyükşehir otobüsleri çalışıyor, özel toplu taşıma otobüsleri çalışıyor. Biz hedef büyüttük, sayın başbakanımızdan metro istiyoruz. Niye metro istiyoruz? Esenboğa kavşağına nasip olursa havalimanına Ankaray gelecek. Ankaray geldiğinde üç istasyonla belki birinci etapta olmaz ama ikinci etapta inşallah üniversite olan bir ilçeye de metro yakışır diye düşünüyoruz. Arazi de müsait. Nüfusu hızlı artan, seksen dört bin olan ve üniversite ile birlikte on yılda rektör beyin söylediği yirmi beş bin öğrenci alınacak dediği Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin de gelişiyle nüfus birden yüz bin, yüz on, yüz yirmi bin gibi hızla artacak bir ilçede toplu taşımada metronun Çubuk’a yarayacağını ifade etmek istiyoruz. Bu konuda da sayın başbakanımıza kendileriyle görüştüğümüzde halkımızın arzusu olarak ileteceğim” diye konuştu. SORULAR - CEVAPLAR D.E- Sizinle daha önce de röportajlar yapmıştım. Hiç bu kadar net konuşmamızdınız metro konusunda. Bu kadar istiyorsanız olur sanırım… L.Ö- Önce Allah’a sonra sayın Başbakanımıza güveniyorum. Niye güveniyorum? Çünkü Üniversite’yi Çubuk’a getiren isim kendisi, altı şeritli konforlu yolu ilçemize getiren kendisi, benim vatandaşım en güzel yere layıktır diyerek yüz yataklı devlet hastanesini ilçemize kazandıran kendisi, her oda özel oda kapsamında. Buzdolabı, lcd televizyonu, uzman doktorların olduğu yüz yataklı devlet hastanesi sayın başbakanımızın ilçemize hediyesi. Kamu binalarında, adliye sarayı başbakanımızın, emniyet binası sayın başbakanımızın, hükümet konağı restore edildi sayın başbakanımızın, belediyeyi restore ettik sayın başbakanımızın. Dolayısıyla ilçemize bu denli güçlü destek veren sayın başbakanımızın inşallah Allahın izniyle kendisi zaten seçim çalışmaları sırasında davet ettiğimizde çok yoğundu, çok çalışıyordu, inşallah sayın başkan ben de Çubuk’a geleceğim dedi. İlçemizi şereflendirdiğinde, misafir olduğunda kendisinden bu sözü de almış oluruz inşallah. D.E- Öyle anlattınız ki, şu soruyu bir toparlamam gerekiyor Başkanım. Gerek toplu konut alanında olsun, gerek başka alanlarda olsun yapılan yatırımlar, hizmetler artık Çubuk’un yüz bin nüfusa dönük altyapısının hazır olacağının göstergesi.. L.Ö- Bana hatırlattınız, toplu konut dediniz. TOKİ için sayın Başbakanımız diyordu ya, fakir fukarayı ev sahibi yapın diye; dört yüz seksen dört tane engelliye, şehit yakınlarına, dul ve yetimlere, yani evet, Allah devlete zeval vermesin diyen kesime dört yüz seksen dört tane konut yapıldı. Allah razı olsun. Gerçekten bunlar çok önemli şeyler. Siz bir garibi, ya benim param olsa da destek olsam da bir göz odada bunu bulundursam, eşyalarını alsam, onun mutluluğunu yaşasam istersiniz değil mi? Tüm Türkiye sathında Toplu Konut İdaresinin yaptığı konutlar var. Bu bizim ilçemize de geldi. İlçemize dört yüz seksen dört tane bu tarz vatandaşlarımıza verilen konutlar olacak. İnşallah biz onları haziranda teslim etmiş olacağız. Çok güzel şeyler değil mi bunlar? Bu projelerin hepsinin bir bir gerçekleşiyor olması tesadüf olabilir mi? Çubuk’a verilen önemdir, değerdir bu. Yine organize hayvancılık ihtisas bölgesi Çubuk’ta devam ediyor. 12 trilyon lira kamulaştırılma bedeli. 12 trilyon lira altyapı çalışmaları 24 milyon lira. O çalışma da devam ediyor. Esenboğa havalimanı ve etrafındaki kötü kokuların giderilmesi çalışmaları tüm hızıyla valilik tarafından devam ettiriliyor. İlçe kaymakamımızın valilikten aldığı destek var. İl genel meclis üyesi arkadaşlarımızın desteklediği bir proje var. Kesme çiçekçilik. İç mekan ve dış mekan bitkilerin yetiştirilmesi için bir sera kuruldu. O çalışmalar da yine Çubuk’ta devam ediyor. Kötü kokunun hem izole edilmesi hem de çiçeklerin yetiştirilmesi, güzel kokulu işlere dönüşmesi meselesi. Yani hayvancılıktan tarıma yönelme, yönlendirme söz konusu. İnşallah bu projeler bir bir hayata geçtiğinde Çubuk’ta hayat daha kolay olacak ve insanların geçim standartları inanılmaz şekilde artacak. Ben buna inanıyorum. D.E- Az önceki sorumu şöyle tamamlayacaktım. Her şey o kadar güzel gidiyor ki Çubuk’a yatırım yapmak aslında geleceğe yatırım yapmak değil mi? L.Ö- Kesinlikle öyle... D.E- Evet, Başkanım yatırım yapmak isteyen birinin gelip Çubuk’u görmesi gerekir. Çünkü gelecekte nüfus da ticaret de alıveriş için yeterli hale gelecek ki şu anda bile pek çok ilden fazla. Üniversitesi var, ulaşım sorunu yok. Daha ne aranır bir ilçede. Siz de yatırımcılara kolaylık sağlıyor musunuz? L.Ö- Kesinlikle. Şunu söyleyebilirim, imar da dahil olmak üzere büyüme istidadı gösteren yatırımcılara, girişimcilere her türlü desteği yapıyoruz. Çok kısa sürede ruhsatlandırma çalışmalarında onlara öncülük ediyoruz. Her türlü katkıyı yapıyoruz. Yeter ki onlar istihdam arttırıcı, yatırım yapmaya yönelsinler. Biz aynı zamanda sanayi arsaları ürettik. Onları da inşallah ihale yoluyla satacağız. Sattığımızda ilçede yaklaşık yirmi beş, otuz bin kişiyi istihdam edecek iş alanları oluşacak. Yani Çubuk ilçesi kendine yeter, kendi yağıyla kavrulur, hatta dışarıdan iş gücü alır bir ilçe haline gelsin istiyoruz. D.E- Termal su hayırlı olsun. kullanım hakkını da aldınız. Siz mi değerlendireceksiniz özel sektöre mi paslaşacaksınız? L.Ö- Şunu söyleyeyim, Özlüce’de çıkan suyu, MTA’dan biz 245 bin dolara satın aldık. Bu suyun Allah nasip ederse biz işletmecilerini arıyoruz. Şu an suyun sahibi biziz ama bunu termalde kullanacağız. Bu suyu üç sahamız daha var bizim, o sahalarda seracılıkta ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne bağlı fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezinde kullanmak istiyoruz. Yine bu suyu 214 bin metre karelik bir alana huzur vadisi yapmak isteyen aile ve sosyal politikalar bakanlığına bağlı huzur vadisi projesinde kullanmak istiyoruz. Yani Çubuk’taki tüm büyük projelere bunu kullandırmak istiyoruz. Su belediyenin ukdesinde hem bunu üniversiteye kullandıracağız hem de aile ve sosyal politikalar bakanlığının yaptığı huzur vadisi projesinde kullandıracağız. Seracılık yapan vatandaşlarımıza kullandıracağız. Aynı zamanda turizme yönelik şifalı suyu 42 santigrat derece olan suyun yatırımcılarını bekliyoruz. Kızılcahamam’da bir iki grupla temasımız oldu, görüşmelerimiz devam ediyor. Kısmetse biz bu suyu şifa niyetine, hem sağlıkta hem turizmde hem de seracılıkta kullanacağız. Su Çubuk’a bereket getirecek yani. D.E- Kızılcahamam çok tecrübeli bu anlamda. L.Ö- Hakkını teslim etmek lazım, çok tecrübeli. D.E- Türkiye’de çok önde gelen yerlerden. Başkanımızla aranız nasıl, başka partiden olsa da... L.Ö- Tüm insanlarımızla, hemşerilerimizle aramız gayet iyidir. Hiçbir kırgınlığımız yoktur. Onun tecrübesi o konuda vardır. Kendisiyle gidip görüşmekte asla sakınca görmem. Sayın başbakanımız orada misafir olduğunda çok nazik ve saygılı davranmıştır. Başkan beyle de merhabamız vardır. D.E- Kendisiyle röportaj yaptım. Çok dost canlısı, çok tecrübeli. Bu işbirliğinin Kızılcahamam’a da Çubuk’a da çok faydalı olacağını düşünüyorum. Başkanım, insanlara rahat yaşam alanları oluşturmaya dönük hizmetleriniz de var. Parklar, spor alanları vs. bunlarla ilgili de bilgi verir misiniz? L.Ö- Dursun hocam bizim ilçede vatandaşın yaşam alanı dediğimiz zaman rahatça oturup kalkabileceği, rahatça huzurlu bir şekilde ailesiyle dolaşabileceği alanlar oluşturmamız lazım. belediyelerin böyle bir görevi var. Üniversitelerin gelecek diye bahsettik. Örneğin buna paralel çalışmalar yapmamız lazım. Kıbrıs caddemiz var. Burada bir proje gerçekleştirdik. Çok fevkalade güzel oldu. Çubuk’taki değişimin göstergesi oldu Kıbrıs caddesi. Yine şu ana kadar yirmi dört tane park yaptık. Bir tane halı saha var, düşünün, yetmiş yedi merkez nüfusu olan bir ilçede, üç tane biz ilave ettik. Dört oldu. İl özel dairesi girişimlerimizle ilgilenen mühendis arkadaşlarımızın desteğiyle bir de İl Genel yaptı. Beş oldu halı saha sayısı. Bir de bize ait olan bir yeri ihale ile özel teşebbüse verdik. Onlar yaptı. Altı oldu. Kısmet olursa 2012’de beş tane daha yapmayı planlıyoruz, on bir olacak. İki tane semt sahası yaptık. 2012’de de beş tane yapacağız. Basketbol sahası da yediye çıkacak. Tüm okullara da basketbol potası olarak Büyükşehir belediyemiz verdi. Yani spor alanları, semt sağlığı olabildiğince 2012’de artacak. Park da aynı şekilde sayısı artacak. Zaten ilçemiz yeşil Çubuk. Ağaçlandırma çalışmalarına ilçemiz çok önem veriyor. Koruluklar oluşturuyoruz. Boş alan, atıl durumdaki arazileri Orman Bakanlığıyla ağaçlandırma programına aldık. Dışarıda kalan alanı da Orman Bakanlığına bildirdik, onları da ağaçlandıracağız. Çubuk yeniden yeşillenecek. Yeniden yeşil Çubuk olarak tarihteki yerini alacak. Yeşillendirme çalışmaları da park çalışmalarına paralel olarak devam ediyor. D.E- Çevreyle ilgili şeyler anlatınca Karagöl geldi aklıma. Orayla ilgili bir çalışma olacak mı? L.Ö- Orayla ilgili biz onarım çalışmaları yaptık ama Büyükşehir ile birlikte milli parklardan biz orayı aldık. Büyükşehirle olan projelerimizden birisi. İnşallah Ankaralıların geldiği, hafızasında çok güzellikler olan Karagöl eski ihtişamlı günlerine dönecek. Renk cümbüşü var. Baharda ayrı güzel, sonbaharda ayrı güzel, şimdi gelin gibi oldu bembeyaza büründü. Biz Karagöl’ün yanında Çubuk iki barajı da, biliyorsunuz Çubuk barajı dendiğinde Ankara’da bu kadar melih beyin rekreasyon sayıları arttı ama melih bey yokken Ankara’da regresyon alanı da yoktu. Ne vardı, Çubuk’un barajı vardı. Ankaralılar Çubuk barajına giderdi. Eski günlerine döndürmeye çalışıyoruz. Büyükşehir’in orda çevre koruma daire başkanlığının çalışmaları var. Lavaboları, yürüyüş yolları, park alanı vs. çok güzel bir hale geldi. Daha da geliştirmeye çalışılıyor. Çubuk barajı da inşallah Karagöl ile birlikte Ankara’nın, Çubuk’un mesire alanı olmaya devam ediyor. Büyükşehir, ASKİ tarafından çok kısa sürede yapılan Kavşakkaya barajı da benim için bu sınırlar içinde. Çubuk su bakımından, toprağın verimi bakımından çok bereketli, bakir bir ilçe. D.E- Festivale gelmek istiyorum. Festivalle ilgili bir yazımda turşu üzerine şiir yazmıştım, bulsaydım okuyacaktım. İş turşuyla başladı ama turşuyu da aştı. İşin tarımsal yanının yanında kültür-sanat yanı da oldu, uluslar arası bir hal aldı. Hatta Avrupa Birliği’nden ve diğer komşu ülkelerden çocuklar gelip orda hem turşu kursu alıyor hem tarlaları geziyor. Önce festivalle ilgili bilgi alım sonra ayrıntısına gireriz… L.Ö- Festivalimiz gerçekten yalnızca sanatçı arkadaşlarımızın konserler verdiği bir festival olmaktan çıktı. Ticaretin olduğu, tarımsal ürünlerin satıldığı, vatandaşın bu işten para kazandığı, bunun yanında eğlencenin de olduğu, STK’ların ilçenin değerlerinin sergilendiği, herkesin sahiplendiği, kültür değerlerinin teşhir edildiği bir kültür festivali haline geldi. Bunun yanında her yıl altı yedi ülkenin ziyaret ettiği festivalin yedincisini yaptık geçen yıl. Sekizincisini yapacağız inşallah. Her yıl altı yedi ülke gelsin, yedi kere sekiz elli altı. Şimdi ilçeyi tanıyor, Ankara’yı tanıyor, Türkiye’yi tanıyor. Yani bizi, Türkleri tanıyor. Fransa’nın sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısı ile ilgili fikri belli. Sarkozy’nin vs. şimdi düşünsenize AB ülkelerinden Türkiye’ye gelen, orda sanatta öne çıkan isimleri, o gençler geliyor. Sanat adına yapılan şey çok güzel. Aynı zamanda bizi, kültürümüzü tanıyorlar. Bizim misafirperverliğimizi, değerlerimizi tanıyorlar. Dolayısıyla biz bu festivalde içeriği olan, dopdolu, kültürün, sanatın olduğu, ilçenin değerlerinin sergilendiği aynı zamanda ticaretin yapıldığı bir festival. Dört gün sürüyor. Her yıl eylül ayında oluyor. Mahsulün durumuna göre. Salatalığın, tarımsal ürünlerin durumuna göre, hasat zamanı da dikkate alınarak esnaflarımızla da konuşarak festivalin gününü tayin ediyoruz. Tüm ziyaretçilerin de beğendiği, dopdolu, kalitenin sürekli yükseldiği bir festival haline geldi. Gerçekten gelen herkes şunu söylüyor, festival Çubuk’a çok yakıştı, tanıtımına katkıda bulundu, Çubuk’un turşusunu tanımayan kalmadı. Çubuk 1902 yılında kurulan bir ilçe. Festivali başlatan arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Bu bir süreçtir. Gerçekten Çubuk’un tanıtımına, değerlerine katkıda bulundu. Festival dediğimizde, meclis başkanımız bizi izliyorsa, itiraz etti, dedi ki, başkanım festival değil şenlik deyin, burada bayram havası var dedi. Turşu ve kültür festivali değil de kültür festivali yapalım dedi. Olur mu, turşu ve kültür festivali olarak devam etsin dedi sayın Beşir Atalay da. Turşu ve kültür. İlk etapta bir tebessüm ettiriyor, ne anlamı var diye. Turşu tarımsal zenginliğimiz, kültür de Çubuk’un değerleri. 1402 Ankara savaşlarının geçtiği mekan olan köklü bir ilçe. Tarihi evleriyle, kültürüyle bir miras olarak Çubuk şu an o değerleriyle tüm misafirlere kapısını tüm Ankaralıya açtı. Metropol ilçeler olur ama bir değeri, bir potansiyeli olmaz. Çubuk’un eti, turşusu, Çubuk agat taşı, değerli taşlar, akik çıkıyor. Çubuk’ta agat taşı diye bilinir. Bu taş küpe, yüzük, takı tasarımda kullanılıyor. İnanılmaz popüler hale geldi. Çubuk’un değerleri saymakla bitmez. Potansiyeli olan, değerleri olan bir ilçe. Biz Çubuk’un üzerindeki tozlu örtüyü kaldırdık. Şu anda Çubuk gerçekten çok revaçta, dikkat çeken, biz buna kuzeyin parlayan yıldızı diyoruz. D.E- Sizin bir kardeş şehriniz var, Slovakya’nın Sabinov kenti. Büyükelçi de size büyük ilgi gösteriyor. Birlikte turşu kurdunuz diye hatırlıyorum. Bir turşu tarifi almamız mümkün mü? Yoksa sonra mı? L.Ö- Tarifi festivale yakın zamanda verelim. Biz gelirken turşu da getirdik. Bizi izleyen tüm hemşerilerimize hem ikramlık hem de onların alabilecekleri turşumuz var. İlçemize bekliyoruz. Leziz Çubuk etini, Çubuk turşusunu, dönüşte de Çubuk taşı olan akik taşı olan taşı hediye olarak getirmelerini diliyoruz. Kimse eli boş gelmez Çubuk’tan. Zenginliği var, değerleri var. Bizi izleyen herkesi görmek isteriz. Bugün gelsinler ki yarın bu ilçeye çocuklarını üniversiteye gönderecekler, doktor olmaya, hakim olmaya, mühendis olmaya. Şimdiden çocuklarını gönderecekleri ilçeyi tanısınlar ve desinler ki çok güzel bir ilçe, çocuğumuzu gönül rahatlığıyla gönderebiliriz. D.E- İnsanlar hafta sonları Beypazarı’na gidiyorlar. Sanıyorum Çubuk da bu listeye alınacak. L.Ö- Beypazarı bir yerde duruyor. Cengiz Başkan da bizim dostumuz. AK Partililer olarak biz hizmette yarışırız, tatlı bir yarıştır bu. Biz, Beypazarı rotasını Çubuk’u çevireceğiz. D.E- Önemsediğim bir soru daha var. Tarım turizmi diye bir şey geliştirdiniz. Bu Ankara’da yoktu bildiğim kadarıyla. Nedir bu tarım turizmi? L.Ö- AB projesi olarak yapıyoruz biz. Bu konuyla ilgili Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünden doktor arkadaşımız proje koordinatörü. Partnerimiz STK’lardan da var. Tarım turizmi açıkçası AB projesi. Bunun yanında vatandaşlarımızla kendi seralarını yapanlarla çok rahatlıkla Ankara’dan gelen tüm misafirlerimize kendi yetiştirdikleri ürünü, vatandaş sanki kendi yetiştirmiş gibi girip topluyor, tartıyor arabasına atıp çekip gidiyor. D.E- Hobi bahçesinin değişik bir versiyonu mu? L.Ö- Vatandaşa açtık. Geliyor, hasat ediyor, tartıyor, ücretini verip gidiyor. Düşünün siz salatalık, domates, biber, patlıcan topluyorsunuz. Ayrıca gidiyorsunuz bahçeden hasat ediyorsunuz. Ne kadar toplamışsanız parasını verip gidiyorsunuz. D.E- Bundan sonra Pazar alışverişlerimizi ordan yapalım. L.Ö- Açık bir pazar gibi ama mahsul toplanmamış, siz topluyorsunuz. Bu bir turizm hareketliliği getirdi. Karagöl yolu üzerinde bunu yapan arkadaşlarımız, işletmeler var. Aynı işletmecilik şeklinde. Antalya’dan gelen bir hemşerimiz bunun öncülüğünü yaptı. Sayın valimizle bunu ziyaret ettik. Kendilerini tebrik ettik. Çok güzel bir uygulama. Başarılı şekilde ilçemizde devam ediyor. D.E- Gelecekte bu çok yaygınlaşır. Taze ürün almak için, alışverişe çok erken saatlerde böyle ilçelere gidenler vardı. L.Ö- Çubuk açık pazar. Tarımsal ürünlerin her çeşidinin olduğu açık bir pazar. Hayvancılık da çok ilerde. Et, süt ve süt ürünleri Çubuk’ta rahatlıkla bulunabilir. Çubuk’tan dönen kişi eli boş gelmez. D.E- Başkanım Ramazan etkinlikleriniz vardı, devam edecek im? L.Ö- Var. Altı gün boyunca devam etti bu yıl. Cuma günleri yaptık programları. Etkinlikler içeriği olan, Kuranı Kerim tilaveti, sohbetler, Hacivat – Karagöz, orta oyunu şeklinde devam ediyor. Çocuklara hediyemiz oluyor. Dolu dolu geçiyor. Günümüzün çocuklarına ilerde, nerede eski ramazanlar dedirtecek kadar eğlenceler yapıyoruz. D.E- Başkanım bu yıl inşallah sizin etkinliklere geleceğim. Bazı ilçelerdin etkinliklerinde bulundum. İnanılmaz bir kalabalık vardı. İnsanlar yaz ayı olduğu için evinde durmuyordu, bu alanlara hücum ediyordu. Çubuk’ta da öyledir mutlaka… L.Ö- Ramazan bereketiyle gelir. Etkinlikler değerlerimize saygılı bir şekilde, ramazanın ruhuna uygun şekilde oluyorsa daha da güzel oluyor. Ona da dikkat etmek lazım. D.E- Son sorum, kent müzesiyle ilgili olsun… L.Ö- Ütad, Kent Müzesi Çubuk için önemli. Bekir Ağaların Konağı diye bilinen yeri biz, kültür katkı payından da destek almak suretiyle aldık. 660 milyar lira bir rakamla aldık. Aynı kapsamla, aslına uygun olarak bu tarihi binayı restore ettireceğiz. Sonrasında da içerisine, gündüz Ankara savaşının fotoğraflarının, o yıllara ait ne kadar envanter varsa o müzede inşallah sergileme imkanımız olacak. Çubuk’ta geçmişte yapılan ama günümüzde olmayan sanat dallarında inşallah burada canlandırmak istiyoruz. Bakırcılık, diğer sanat dalları ne ise onlarla ilgili belli bölümler oluşturmak istiyoruz. Tarihi özellikte olan Çubuk’un tarihini yeni kuşaklara anlatan, bu tarihi evi yapmak suretiyle de hem tarihi bir mirası tekrar canlandıracağız aynı zamanda da tarihimizden orda kesitler olacak. Haber. yapan: Dursun Erkılıç Belde Gazetesi
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Kanser nezle gibi tedavi edilebilecek

blank
MÜFİT ONBAŞI tarafından
14 Aralık, 2025 11:48 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0
Reklam Alanı (İçerik Öncesi) Bu alana reklam ver

Dünyada kanser olarak bilinen hastalık, 2018 yılında Amerika ve Japonya’dan iki bilim adamı, “immüno-onkoloji” olarak adlandırılan yeni bir onkoloji tedavi yöntemi için tıpta Nobel Ödülü alması ile bambaşka bir yöne çevrildi.

Çok tehlikeli ve korkunç olarak bilenen kanser, yakın zamanda evde nezle gibi tedavi edilebilir

Bir zamanlar tedavi edilemeyen ve birçok kişinin korkunç acılar içinde ölümüne sebep olan iskorbüt hastalığı tedavi edilemiyor ve her hangi bir ilacı yoktu. Ancak daha sonra bu hastalığa C vitamini eksikliğinin yol açtığı ortaya çıkmıştı. Bugün iskorbüt hastalığına hiç kimse yakalanmıyor. Öyle görünüyor ki, korkunç ve ölümcül bir hastalık olan “kanseri” de aynı kader bekliyor. Bunun nedeni, işlenmiş gıdaların kullanımı ve vitamin eksikliğidir. İnsanların bunu önceden bildiği, fakat kar etme tutkusundan dolayı sessiz kaldığı düşünülünce dehşete kapılmamak mümkün değil. Bugün aldığım bilgiye karşı farklı tutum gösterilebilir, ancak ben sadece sizinle paylaşmak istedim, unutmayın; “Kanser” denen bir hastalık yoktur. Kanser, sadece B17 vitamini eksikliğinden başka bir şey değildir. Ağır yan etkileri olan kemoterapi, ilaç tedavisi ve ameliyatı kabul etmeyin! Eski zamanlarda denizcilerin iskorbüt hastalığından müzdarip olduklarını hatırlayın, birçok kişi bu hastalıktan ölüyordu! Bazı kişiler de bundan sürekli kazanç elde ediyordu. Daha sonra ise iskorbütün sadece C vitamini eksikliğinden kaynaklandığını ortaya çıktı. Yani bu bir hastalık değildi! Kanser de aynı şey. Sömürgeciler ve insanlığın düşmanları tam bir kanser endüstrisi inşa ettiler ve çok büyük paralar kazanıyorlar.

Kanserin önlenmesi ve tedavisi hakkında bilmemiz gerekenler

Onkoloji endüstrisi II. Dünya Savaşından sonra büyümeye başladı. Kanserle mücadele etmek için her hangi bir prosedüre, tedavi kürlerine ve masraflara gerek yok! Bunların hepsi, sömürgecilerin ceplerini doldurmak içindir, çünkü kanser tedavisi uzun zaman önce bulunmuştur. Kanser sadece B17 vitaminin eksikliği olduğundan, her gün 15-20 kayısı çekirdeği tüketmemiz yeterli olur. Buğday filizi (tomurcukları) yiyin. Buğday filizi müthiş bir kanser ilacıdır. Bu, tüm kanser önleyici maddelerin en güçlüsü olan sıvı oksijenin ve laetril’in en iyi kaynağıdır. Bu madde, B 17 vitaminin (amigdalin’in) özüdür ve elma çekirdeklerinde bulunur. “Kanserin Ölümü” adlı kitabında Doktor Harold Manner, letril’in etkisinin kanser tedavisinde  % 90’ın üzerinde olduğunu yazmıştır!*

Amygdalin (B 17 Vitaminin) kaynakları

Tohum veya meyve tohumları doğadaki B 17 vitamininin konsantrasyon halidir. Bu, elma, kayısı, şeftali, armut ve kuru erik çekirdeklerini kapsıyor.  Fasulye filizi, mercimek filizi, lima fasülyesi ve bezelye gibi baklagiller ve tahıllar. Acı badem (doğada en zengin B 17 vitamini kaynağı) ve Hint bademi. Her türlü dut, yabanmersini, ahududu ve çilek. Susam ve keten tohumu.  Yulaf, arpa, kahverengi pirinç, buğday, darı, keten ve çavdar. Bu Vitamin ayrıca mayada, ham pirinçte ve balkabağında bulunur.

Kanser karşıtı ürünlerin listesi

Kayısılar (çekirdekler). Diğer meyvelerin çekirdekleri / tohumları: Elma. Vişne. Şeftali. Kültür eriği. Erik. Armut. Lima fasulyesi. Bulaşık deterjanın ve sıvı sabunun parçacıklarının vücuda girmesi, kanserin başlamasının ana nedenidir.* Bulaşıkları ne kadar iyi durulasanız durulayın, ufak bir deterjan parçası bulaşıkların üzerinde kalır ve vücudunuza girer. Bu zararlı maddeleri tamamen hayatınızdan çıkartmak istemiyorsanız, bunun da basit bir çözümü var. Bulaşık deterjanını (ve sıvı sabunu) sirke ile 50: 50 oranında karıştırın. İşte bu kadar! Artık asla kansere yakalanmayacaksınız! Dondurulmuş limonlar - kansere çaredir Bunu bilmiyor muydunuz? Restoranlar ve kafelerdeki birçok uzman, tüm limonları kullanır veya tüketir ve hiçbir şeyi boşa harcamazlar.* Bütün limonu israf etmeden nasıl mı kullanabiliriz? Son derece basit! Yıkanmış limonu buzdolabınızın dondurucusuna koyun. Limon dondurulduktan sonra rendeyi alın, tüm limonu rendeleyin (kabuğunu soymadan) ve yemeklerin üzerine serpin. Limonu sebze salatalarına, dondurmaya, çorbalara, pilav ve bulgura, makarnaya, spagettiye, pirince, suşiye, balık yemeklerine vs… katın. Bu liste sonsuza kadar devam edebilir. Tüm yemekler beklenmedik bir şekilde, daha önce hiç tatmadığınız lezzetli bir tada sahip olacak. Genellikle limon denince, sadece limon suyu ve C vitamini akla geliyor.  Şimdi Limonun Sırrını öğrendiğinize göre, limonu, bir bardak hazır erişte çorbasında bile kullanabilirsiniz. Kabuğu atmayı önlemenin ve yemeklere yeni bir lezzet katmanın haricinde bütün limon kullanmanın temel avantajı nedir? Limon kabuğu limon suyundan 5-10 kat daha fazla vitamin içerir. Ve siz genellikle kabuğu atıyorsunuz. Ancak şimdi, basit bir şekilde tüm limonun dondurulması ve ardından yemeklerin üzerine serpilmesi işleminin ardından tüm bu besin maddelerini tüketebilir ve daha sağlıklı olabilirsiniz. Limon kabuğu, vücuttaki toksik elementlerin yok edilmesinde güçlü bir indirgeyici ajandır. Yıkanan limonu dondurucuya koyun ve ardından her gün yemeklerin üzerine rendeleyin. Bu, yiyeceklerinizi daha lezzetli, hayatınızı daha sağlıklı ve daha uzun hale getirmenin anahtarıdır! Bu Limonun muhteşem Sırrıdır! Limon (Citrus), kanser hücrelerini öldüren harika bir üründür. Ayrıca kemoterapiden 10.000 kat daha güçlüdür. Böylece, limon kabuğunun hoş aromasının yanı sıra, limon suyundan 10 kat daha fazla vitamin içerdiği ve vücuttaki toksik elementlerle savaşmaya yardımcı olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat en önemlisi, limon kanser hücrelerini öldürmektedir. Neden biz bunu bilmiyoruz? Çünkü büyük şirketler, onlara inanılmaz karlar getiren sentetik analogların üretimi ile ilgileniyorlar. Gelirlerini tehlikeye atmamak için, limonun mucizevi özelliklerini gizli tutuyorlar. Limon ağacının bileşenleri, kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatmak için yaygın olarak kemoterapide kullanılan Adriamycin’den 10.000 kez üstündür. Ve en önemlisi, limon özü ile yapılan terapi sadece kötü huylu hücreleri yok eder. Yan etkisi olmadığı için limonları dondurun, rendeleyin ve sağlık için tüketin! Bu bilgilerin kaynağı heyecan vericidir. Bu bilgiyi, 1970’ten bu yana 20’den fazla laboratuvar testinin yapıldığını ve basit limonun, kolon, meme, prostat, akciğer ve pankreas kanseri gibi 12 türdeki kanser hücresini öldürdüğünü söyleyen, dünyanın en büyük ilaç üreticilerinden biri verdi… Ve daha da şaşırtıcı olan, limon özü ile yapılan tedavi türü, yalnızca malign kanser hücrelerini yok eder ve sağlıklı hücreleri etkilemez.   Haber Yazı: Halil İbrahim Kambak
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.